17.2.10

"Yıllardır, izleyicilere diğer sanatlarda sahip oldukları türden bir özgürlüğü vermeye çalışıyorum. Müzik, resim, güzel sanatlar alıcılara eseri değerlendirme aşamasında nefes alacak alan veriyor. Sözlü sanatlar zaten bu özgürlüğü dille epeyce sınırlamış oluyor, çünkü bir şeyleri oldukları şekilde adlandırma var. Ama bu şekilde adlandırılan şey sanatsal olarak ölüdür, nefes almayı bırakmıştır ve ancak tartışmayla geri dönüştürülebilir. Film bunu daha da kötüleştiriyor. Okuyucu kafasında bir görüntü kurabiliyorken yönetmenin koyduğu görüntü seyircinin kurduğu imgenin yerini alıyor. Başka bir deyişle, filmin başından itibaren seyirciyi haklarından mahrum etme eğilimi var. Ama film bir sanat olma arzusundaysa, alıcısını ciddiye almayı ve ona kaybettiği özgürlüğü geri kazandırmaya çabalamalıdır. Ne yolla? Kanımca bu, tüm ciddi yönetmenlerin içinde olduğu çok belirleyici bir soru. Ben hep söylerim, bir film kayakla atlama gibi olmalı, ama atlamayı yapan izleyici olacak. Ancak izleyicinin bunu yapabilmesini sağlamak için atlama belli bir şekilde kurulmalı. İzleyicinin uçmasına olanak sağlayacak bir yapı olmak zorunda -bir diğer deyişle, izleyicinin hayal gücünü harekete geçirecek bir yapı. Ve bu dürtü tüm o boşluklarla, seyirciye gösterilmeyen, görüntüde yer verilmeyen ancak görüntünün anıştırdığı şeylerle; sorulan ancak hikayede cevabı olmayan ve izleyicinin, filme kendi fikirlerini ve hayal gücünü katmasını sağlayan sorularla oluşturulur. Her seferinde, karmaşık bir yapılanmadır bu. Çünkü her şeyden önce pek çok değişik yorumlama olasılıkları yaratmak zorundasınız ki bu da açık bir çözüme nazaran sıkıntılı bir iş."

Michael Haneke

1 yorum:

C dedi ki...

ben hanekeyi merak ediyorum baya. bitek funny gamesi izledim. daha izlemeli.