19.8.10

"... günümüzün uygarlaşmış dünyasında erkeklerin aşk tutumlarının tümüyle ruhsal empotans damgasını taşıdığı sonucundan kaçamayız. Sevecenlik ve kösnüllük akımlarının uygun biçimde iç içe geçtiği pek az sayıda eğitimli insan bulunur; erkek neredeyse her zaman kendisinin cinsel etkinliği üzerinde bir kısıtlama etkisi yaratan kadına saygı duyar ve yalnızca değersizleştirilmiş bir cinsel nesneyle birlikteyken tam erk geliştirir; bunun nedeni de kısmen, saygı duyduğu kadınla doyurmaya cesaret edemediği sapkın öğelerin cinsel ereklerine girmesidir. Tam cinsel doyumu, ancak kendisini çekincesiz, örneğin karısıyla yapmaya cesaret edemediği, bir biçimde doyum elde etmeye adayabildiğinde güvence altına alabilir. Değersizleştirilmiş bir cinsel nesne, ahlâki olarak alt düzeyde, hiçbir estetik kaygı yüklemesi gerekmeyen, başka toplumsal ilişkilerinde kendisini tanımayan ve onlar için kendisini yargılayamayacak bir kadın gereksiniminin nedeni budur. Tüm sevecenliği daha üstün türden bir kadına ait olduğunda bile cinsel erkini adamayı yeğlediği kişi bu türden bir kadındır. Toplumun en üst sınıflarının erkeklerinde sıklıkla gözlemlenen, sürekli bir metres ve hâtta bir eş olarak daha alt sınıftan bir kadın seçme eğiliminin, sadece ruhbilimsel olarak eksiksiz doyum olasılığının bağlandığı değersizleştirilmiş bir cinsel nesneye olan gereksinimlerinin bir sonucu olması da olasıdır."

Sigmund Freud, Aşkın Ruhbilimine Katkıları II, 1912