12.6.09

''İlk gençlik yıllarımdaki temel duygu suçluluktu. Bu şekilde kendimi farklı hissediyordum ve bunu olumsuz bir şey olarak algılıyordum. Herkes haklı, ben haksızım gibi hissediyordum ve sosyalleşme problemlerim vardı. Başkalarını bir araya getiren dürtüler benim için fazla anlam taşımıyordu. Oraya ait hissetmiyordum. İlk gençliğim böyle bir yalnızlığın egemenliğinde geçti denilebilir. Böyle bir durumdaki insan kitaplarla ve filmlerle, bütün kaynaklarla daha yoğun bir ilişki kuruyor. Çünkü bir çare arıyor kendine. O zamanlar filmler ve kitaplar çok büyük etki yapardı üzerimde.

Boğaziçi Üniversitesi'ni bitirince birden boşlukta hissettim kendimi. Amacımın netsizliği, ideallerimin net olmayışı rahatsız etti. Elektrik mühendisi olmak istemediğim duygusuna kapıldım. O zaman pasif şekilde beklemektense, hiç olmazsa batıyla karşılaşınca duygularım ne olacak diye anlamak için, sırf İngilizce bildiğim için Londra'ya gittim. Orada da kitap okuyor, filmlere gidiyordum ama henüz sinema yapmak gibi bir düşünce hiç yoktu. Otostopla Yunanistan'a oradan Hindistan ve Nepal'e gittim. Dağlarda yürüyor, insanlarla konuşuyordum. Kendime bir amaç arıyordum. Amaçsızlık ve kararsızlık insana en büyük acıları veren şey. Böyle bir zamanda, bir tapınağın üzerinde oturup düşünürken, birden askerlik yapmaya karar verdim. Nasılsa yapmak zorunda olduğum ve beni düşünmek, karar vermek eziyetinden kurtaracak bir şeydi. Askerlik bana gerçekten çok iyi geldi. Özgürlüğün aslında taşınması çok zor olduğun kabul etmek lazım. Bağımlılık, insanoğlunun derinden istediği bir şey. Özgürlük, 'keyfilik' anlamına geldiğinde acı verici ve aşılması kolay bir şey değil. Askerlik, Boğaziçi Üniversitesi'nin soyutlaştırıcı etkisiyle biraz kendimi yalıttığım Türk toplumuna sıcak bir sevgi oluşturdu içimde. Sinema yapmaya bu dönemde karar verdim.

Cesaret kazanmak için yeniden okumaya başladım. Tekrar İngiltere'ye gittim. O okullar çok pahalıydı, yine olmadı. Dönüşte Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde okudum. Sonra anladım ki, bu gereksizlik düşünceleri yüzleşmem gereken zor bir gerçeği ertelemek için uydurduğum bahanelerdi. Yani ilk filmi çekmenin zorluğu."

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Seviyorum Nuri'yi, seviyorum ve de seviyorum... Seviyorum anladın mı, seviyorum. Nuri Baba!

Yiğit Tokgöz dedi ki...

nayır o benim olacak!