15.4.14

" 'Hayvanlar ve insanlar benzer şekilde acı çeker ve ölür. Eğer domuzunuzu yemeden önce kendiniz öldürmek zorunda olsaydınız büyük ihtimalle bunu yapamayacaktınız. Domuzun çığlık attığını duymak, kanın sıçradığını, bebeğin annesinden koparıldığını ve hayvanın gözünde ölümü görmek midenizi bulandıracaktı. Dolayısıyla sizin yerinize öldürmesi için fabrikadaki adamı tutuyorsunuz. Benzer bir biçimde, eğer gettodaki koşulları kötüleştiren varlıklı aristokratlar gerçekten orada acı çekenlerin çığlıklarını duysa, küçük çocukların açlıktan yavaş yavaş ölümünü görse ya da insanlığın ve haysiyetin boğazlanmasına şahit olsaydı, öldürmeye devam edemezdi. Ama zenginler böyle dehşetlerden muaftır. ... Eğer et yemek için öldürmeyi haklı çıkarabiliyorsanız, gettodaki koşulları da haklı çıkarabilirsiniz.' (Dick Gregory, The Shadow That Scares Me)

Kesme kurumu insanlara özgüdür. Bütün etçil hayvanlar avlarını kendileri öldürür ve tüketir. Kurbanlarını yemeden önce onları görür ve seslerini duyarlar. Kayıp gönderge yoktur, yalnızca ölü bir gönderge vardır. Plutarch "Et Yeme Üzerine Makale" adlı yazısında okurlarına şu gerçekle sataşır: Eğer etçil olduğunuza inanıyorsanız 'o zaman yemek istediğiniz hayvanı kendiniz öldürmekle işe başlayabilirsiniz ama bunu kendi doğal silahlarınızla yapın; kasap bıçağı, balta ya da sopa kullanmadan.' Plutarch insanların bir iskeletten et yiyebilmelerine müsait bir bedenleri olmadığına işaret eder. İnsanların kıvrık bir gagaları, keskin pençeleri, sivri dişleri yoktur."

Carol J. Adams, Etin Cinsel Politikası
çev: G. Tezcan & M. E. Boyacıoğlu